15 Ekim 2010 Cuma

Dünyayı Kurtarmak

Ne güzeldir, değil mi? "Dünyayı Kurtarmak" deyimi. Müthiş bir güç verir bize. Seneler önceden kalan çizgi filmlere de baksak, son zamanlardakilere de... Ya da çizgi filmleri bırakalım da filmlere bakalım. Onlarda da, özellikle bilim kurgu olanlarında, sürekli baskın bir görüş oluyor. Bir düşman var. Bu içimizden biri de olabilir, deli bir bilim adamı ya da mevkisini ve saygınlığını yitirmiş bir üst düzey yetkili gibi, uzaylılar da olabilir. Bir de son zamanlarda yarattığımız düşmanımız var: Küresel Isınma.

Birkaç gün önce bitirdim Paulo Coelho'nun son kitaplarından birini: Kazanan Yalnızdır. Diğerleri kadar beğendiğimi söyleyemem ama oradaki bir yerde küresel ısınma ile ilgili görüşleri gerçekten de oldukça doğru geldi bana. Dünyayı kurtarmak derken aslında 'İnsanlığı Kurtarma'yı kastediyoruz.

Doğa ana onun elinden almaya çalıştığımız her şeyi bizden bir süre sonra geri alıyor zaten. En basitinden birebir içinde olduğum için Dubai'deki Palmiye adasındaki toprak kaymalarını örnek verebilirim. Denizin dibinden çekilen kum adanın dolgusu için kullanılmıştı. Bir yer aşırı dolar, diğer yer ise çukur kalırsa suların hareketi o yüksekteki kumları aşağıyı doldurur. Böylece eski haline geri dönmeye çalışır. Adanın üstünde biz inşaata devam ederken her yerinden kaybolan kumlar geri toparlanmaya çalışılıyordu. Başka yolu yok çünkü bunun.

ABD kıyılarını her sene bazı dönemlerde kasırgalar döver, fırtınalar oluşur ve hayatı alt üst eder. Son senelere bakarsak iyiden iyiye artıyor bu fırtınalar. Hem sayıları artıyor hem de şiddeti. Doğaya karşı koyabilir misiniz? Her ne kadar teknoloji ilerlese de bu imkansız. Doğanın bazı kuralları var ve bu kurallar çerçevesinde çalıştığımızda sorun yok. Dışına çıktığımızda ise olabilecekleri tahmin etmek hiç de zor değil. Nitekim yaşıyoruz da bunu günlük hayatımızda.

Farklı bir örnek: İstanbul'da çeşitli dereler vardı. Şimdi bunların hemen hepsi yok edildi. Yerlerine sanayi tesisleri kuruldu, evler inşa edildi. Peki geçen sel felaketinde ne oldu? Onlarca insan öldü. Niye öldüler peki o insanlar? Kendini doğanın üstünde varsayan bir takım insanlar yüzünden. Dere yolu üzerine binalar yapıldı, yağmur şiddetli bir şekilde yağınca akacak yer aradı. En kolay yol da var olan yollardır tabii ki. Bunların başında da kanalizasyonlar geldiği gibi dereler de geliyor. Eğer biz derenin yolunu kapatmışsak ne oluyor peki? Su yine de akmaya devam ediyor ve önüne geleni de yok edip devam ediyor yoluna. Sonuç: Onlarca ölü.
Her gün yere attığımız çöpler de bu sürecin bir parçası. Nasıl olsa topluyor çöpçüler diyoruz ama biz pisletmezsek çöpçüler de toplamak zorunda kalmayacaklar aslında ve çevremiz daha temiz kalacak. Toplanmayan ufak çöpler yavaş yavaş kanalizasyonlara doluyor. Sonra buralarda birikiyor. Yağmur yağdığında ise su akmaya çalışıyor ama kanalizasyonlar çöp dolu olduğundan su akamıyor ve yeryüzünden akmaya çalışıyor bu sefer de. Ondan sonra da 'Nerede bu devlet' diye yakınıyoruz. Halbuki asıl hata bizde. Çöpler çöplere atılmalı, yere değil.

Şimdi konumuza dönersek dünyayı kurtarmak yalanından artık kurtulmamız lazım. İnsanları, yani kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz aslında. Öğrendiğim kadarıyla (bildiğim diyebilmem için çok detaylı araştırma lazım, ki bir takım bilgilere ulaşmak da imkansız) şu anda var olan bombalar (özellikle atom bombası ve nükleer olanlar) ile dünyayı 7 kere yok edebiliyoruz. Bunun gerçek olduğunu varsaymak bile durumun vahimliğini ortaya koyuyor. Bir de dünyayı kurtarmaktan söz ediyoruz. Dünya, daha doğrusu doğa kendi kendini korur da kurtarır da. Tabii biz, insanoğlu, bırakırsak.

Bu aşamada artık kendimizi kandırmayı bir kenara bırakıp geriye bakmamız lazım. Kimsenin dünyayı falan kurtardığı veya kurtarmak istediği yok. İnsanlığı doğanın hışmından kurtarmaya çalışıp adına dünyayı kurtarmak diyoruz, o kadar. Bunu yaparken de daha önce doğanın düzenini bozarak bundan nemalananlar şimdilerde ağız değiştirip yeşilci, çevreci olup, buradan nemalanmaya da çalışıyorlar. Özellikle uluslararası bazı firmalar.

Şimdi bir daha düşünelim bakalım. Kim kimi kurtarıyor, ya da kurtarmaya çalışıyor?