3 Eylül 2015 Perşembe

İnsanlığın İleri Gidişinin Sonu

Dün hemen hemen bütün gazetelerde, haber sitelerinde ve sosyal medyada dolanan birkaç fotoğraf vardı. Bir çocuğa ait. Yüzüstü uzanmış bir çocuk. Aslında uzanmamış, ölmüş bir çocuk. Denizde ölmekle kalmamış, kıyıya vurmuş zayıf ve cansız bedeni. Ailesinin ölümden kaçışının onu götürdüğü yer de ölüm olmuş. Bombalarla, kurşunlarla, işkenceden geçirilerek değil belki. Yine de ölüm bulmuş onu. Denizin ortasında. Sonra da kıyıya vurmuş cesedini zavallının. Gerçi o çocuk değil burada zavallı olan, biziz! Bizleriz zavallı olanlar. Bir çocuk ''daha iyi hayata'' gitmeye çalışırken, içinde bulunduğu tekne batıyor ve ölüyor bu çocuk.

Böyle bir sahnenin etkilemeyeceği insan var mıdır acaba? Bugün okuduğum, tarihin en cani insanlarından birini belki etkilemeyebilir ama benim tanıdığım herkesi etkiledi, ben dahil. Hem de derinden sarstı. Ayağımın altındaki toprak sarsıldı sanki. Yer yarılsa da, içine girsem. Girsem de görmesem o görüntüyü. Hiç tanımadığım bir çocuk. Bir insan. Öldü dün. Asıl üzen neyi peki beni? Bir insanın ölmesi miydi?Yoksa bir çocuğun ölmesi mi? Hem de ne uğruna? Daha iyi hayat uğruna.

Bir Ezidi kadının dramını okumuştum. IŞİD kadına öyle şeyler yapmış, yaptırmış ki, kadın hiç durmadan dünyanın öteki ucuna kadar kaçsa dahi o kendisine yapılanlar yakasını bırakmayacaklar gibi hissediyordu. Edirne'ye kadar gelmiş olmasına, onlardan neredeyse 2.000km uzaklaşmış olmasına rağmen güvende hissetmiyordu kendisini. Daha iyi bir hayat, insanca hayat uğruna gidiyordu.

Bugün ise hayat devam ediyor. Yine aynı şekilde hem de. Ölmesinin etkisi geçti bile. Suriye'deki savaşın öldürdüğü binlerce çocuktan biriydi o çocuk. Diğerlerinden farkı denizde ölmüş olması ve cesedinin kıyıya vurmasıydı. Yorumlar geldi, ''İngiliz, Fransız çocuk ols dünya ayağa kalkardı.'' diyenler oldu. İnsanlar heyecanlandı ve öfkelendi. Ama o öfkeleri hep saman alevi misali. Bir anda parlayıp bir an sonra yok oldu. Gitti.

1-2 seneye kadar Mars'a insanlı yolculuğun başlayağı düşünülüyor. Nasa'nın Voyager uzay mekiği Güneş Sistemi'nin sonunda, en uzakta bulunan Pluto'nun kalbe benzer kraterlerinin olduğu bir fotoğrafı paylaşıyor. Güneş Sistemi'nin dışına çıkıyor insanoğlu. Uzayın derinliklerini keşfetmeye devam ediyor. Samsung, LG, Apple, Sony gibi firmalar otomatiğe bağlamış gibi her sene en az bir ''amiral gemisi'' telefon çıkarıyor. Ülkemiz bir insanın kaprisi, isteği yüzünden 2 milyar lirayı aşkın bir bütçe ile seçime gidiyor. Doğu ve özellikle de Güneydoğu'da sivil halk sokaklarda polis ve asker ile çatışıyor. Her gün sivil kayıpların haberleri geliyor.

Bir yandan insanlık ilerlerken
diğer yandan da gerisin geri uzaklaşıyor o ileriden.
Geriye gidiyor.
Bir çocuk ölüyor.
Biz bakıyoruz.
Sonra, biz ölüyoruz.
Ruhumuz ölüyor.
İnsanlık ölüyor.
Biz,
Biz bakıyoruz.
Ruhumuz ölü. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder